|
|
|
Y A S A M İ Ç İ N Ö G Ü T L E R
1. Büyük asklar ve büyük kazanimlarin büyük Risk tasidigini hesaba katin.
2. Kaybettiginizde, aldiginiz dersi de kaybetmeyin.
3. Üç ‘S’yi hep uygulayin: Saygi, kendiniz için
Saygi, baskalari için, ve Sorumluluk, tüm davranislariniz için,
4. Istediginizi alamamanizin bazen ne kadar büyük bir sans oldugunu
hatirlayin.
5. Kurallari iyi ögrenin ki, onlari düzgün sekilde ihlal etmeyi bilesiniz.
6. Küçük bir aksakligin, büyük bir arkadasligi yaralamasina izin vermeyin.
7. Hata yaptiginizi anladiginiz zaman, düzeltmek için derhal gerekli adimlari atin.
8. Biraz yanliz zaman harcayin.
9. Kollarinizi degisime açin, ama degerlerinizin kaybolup gitmesine izin
vermeyin.
10. Sessizligin bazen en iyi yanit oldugunu hatirlayin.
11. Iyi ve serefli bir hayat yasayin. Yaslandiginizda ve dönüp geçmisinize
baktiginizda, ikinci kez keyif alin.
12. Sevgi dolu bir ev, hayatinizin temelidir. Sakin, düzenli bir ev yaratmak
için elinizden gelen herseyi yapin.
13. Sevdiklerinizle anlasmazliga düstügünüzde, sadece mevcut durumla
ilgilenin. Geçmisi getirmeyin.
14. Bilginizi paylasin. Bu ölümsüzlüge giden yoldur.
15. Dünyaya karsi nazik olun.
16. Yilda bir kez, daha önce hiç gitmediginiz bir yere gidin.
17. En iyi iliskinin, biribirinize karsi duydugunuz askin, biribirinize olan ihtiyaçtan daha fazlastigi zaman oldugunu hatirlayin.
18. Basarinizi, ona ulasmak için nelerden vazgeçtiginizle yargilayin
19. Aska ve yemek pisirmeye, sonuçlarini hiç düsünmeden girisin.
iLGiNC Bir Hikaye>>>>
Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği, kuyunun birine düşmüş.
Niye düşer, nasıl düşer sormayın. Eşek bu. Düşmüş işte.
Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı belki, üzerine de toprak dökülmüştü.
Zamanla tahta çürüdü, zayıfladı, toprakta biten otları yemek isteyen eşeğin ağırlığını çekemedi ve güm.
Hayvancık saatlerce acı içinde kıvrandı, bağırdı kendi dilinde. Ayıptır söylemesi, anırdı yani.
Sesini duyan sahibi gelip baktı ki vaziyet kötü.
Zavallı eşeği kuyunun dibinde melul mahzun bakınıyor. Üstelik yaralanmış.
Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırdı.
Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak soruları havada kaldı.
Sonunda karar verildi ki kurtarmak için çalışmaya değmez.
Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek.
Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak attılar.
Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkinerek dibe döktü.
Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükseldi .
Ve sonunda yukarıya kadar çıkmış oldu. Köylüler ağzı açık bakakaldı.
Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır. Ne bazeni, çoğu zaman.
Toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur.
Bunlarla başetmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır.
Kör kuyuda olsak bile...
Sevgiyle....
ERKEKLERİN NEFRET ETTİKLERİ
Arkadaşlarının yanında azarlıyor tonda konuşmanızdan hoşlanmazlar.
Vitrinlere bakmanızdan, bakmakla da kalmayıp almayacağınız şeyi denemenizden
hoşlanmazlar.
Ondan uzun boylu durmanızdan hoşlanmazlar.Aynı boydaysanız bağrınıza taş basıp topuklulardan uzak durun ve spor ayakkabıya talim edin.
Sinemada çok hışırtı çıkarmanızdan hoşlanmazlar. Çünkü sanki herkes sizden rahatsızmış ve her an biri bişey söyleyecekmiş gibi hissederler.
Erkekler yanlarında sevgilileri varken paranoyağın önde gideni olurlar.
Onun yarattığı romantizme aynı dozda bir romantizm anlayışıyla cevap vermemenizden hoşlanmazlar.
Sizi yemeğe çıkardıklarında "Diyet yapıyorum..." demenizden hoşlanmazlar. "Para gitti" diye düşünürler. Onlar için aslolan diyet değil paradır!
Devamlı, yolda yürüyen, yan masada oturan, yani nerede olursa ve ne yaparsa yapsın başka başka kadınların saçını, makyajını, giysisini süzüp, eleştirmenizden hoşlanmazlar. Üstüne üstlük tam eleştireceğiniz kadını süzerken size sıkıldığını belli ettiğinde, sizin "Bak ama çok saçma değil mi?" diye onu da konuya katma kurnazlığı yapmanızdan hoşlanmazlar.
Garsonun yanında "Dur ben kendi paramı öderim..." tarzı çıkışlar yapmanızdan hoşlanmazlar. Bunu başka bir erkeğe madara olmak olarak görürler. İçlerinden "Ne yani? Benim bir kadına yemek ısmarlayacak kadar param yok mu?" diye geçirirler.
Gündüz saatlerinde ağır makyaj yapmanızdan hoşlanmazlar.
Chat yapmanızdan hoşlanmazlar. Aynı paranoya erkek kimliği burada da devreye girer.
Kahkaha atarken elinle ağzını kapatan kızlardan hoşlanmazlar. Bir erkek için bir kadının ağız güzelliği önemlidir ama özgüven yüksekliği daha da önemlidir.
Gerçekten de sadece arkadaşlarınız olan erkeklerden bile hoşlanmazlar.
Apartman topuk giymenizden hoşlanmazlar.
Gününüzün on saatini arkadaşlarınızla cepten mesajlaşarak geçirmenizden hoşlanmazlar. Dikkat edin ,yüklü bir fatura gelirse en çok alay eden onlar olacaktır.
E-mail password'ünüzü ona söylememenizden hoşlanmazlar.
"İyi sen benim dediğimi yapma, hasta olursan da benden yardım isteme" demenizden hoşlanmazlar.
Başbaşa çıkmayı düşündüğü bir gün isteyerek veya istemeyerek peşinize arkadaş veya akraba tayfasından birini takmanızdan hoşlanmazlar.
Söyledikleri her fikri çürütmenizden hoşlanmazlar.
Kız arkadaşlarınızla tatile çıkmanızdan yada koca hafta sonunu bir arkadaşınızda kalarak geçirmenizden hoşlanmazlar
Bir kadın cocuktur aslında..
Cocuk gibi davranmayı sever.
Erkegin kendisine bir cocuga gösterdigi sefkati göstermesini de ister.
Bir cocugu oksar gibi incitmekten korkarak oksamalidir erkek kadını.
Ama her kadın cocukca da olsa dinlenilmesini, dikkate alinmasini ister.
Yani bir kadının cocukluk yapmasina izin vereceksiniz,
ama asla onu bir cocuk olarak görmeyeceksiniz.
Bir kadın güçlüdür aslında .
Hatta erkeklerden çok daha güçlüdür.
Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasini sevmez.
Ister ki erkegin gücü kendisine huzur versin.
Kendi kendine yapabilecegi seyleri bile erkegin yapmasini bekler.
Böylece hem daha kadın oldugunu hissedecektir hem de
erkeginin ne kadar güçlü oldugunu görecektir.
Ancak kadın gücünü göstermek istediginde onu engelleyemezsiniz.
Yapmak istedigi bir sey varsa mutlaka yapar.
Bir kadın sevgilidir aslında.
İçinde her zaman sevgiyi tasir.
Sevdiklerinden kolay kolay ayrılamaz. Sevdiklerini kolay kolay kıramaz.
Zor sever ama tam sever.
Bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için
yüreginin kabul ettigini beyninin de kabul etmesi gerekir.
Ve sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsınız.
Belki kolayca yüregine girebilirsiniz.
Ancak beyninde yer etmemisseniz her an terk edilebilirsiniz.
Sevmedigi halde terk etmeyen kadinlar da var elbette.
Bunun nedeni ise engelleyemedikleri "acımak" duygusudur.
Bir kadın yalnızdır aslında.
Hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz.
Kendisine ait bir dünyasi vardir ve orada hep yalnızdır.
O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez.
Hiçbir anahtar o dünyanin kapısını açamaz.
Yalnızlık onun sıgınagıdır.
O sıgınaga ne zaman girecegine, ne kadar kalacagina hep kendisi karar verir.
Sıgınaktayken oradan çikmaya zorlarsaniz onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz.
Bir kadın bilgindir aslında.
Neler yapabilecegini erkek akli hayal bile edemez.
Yaratıcılıgının sınırı yoktur.
Ama bunu ortaya çıkartmak için hayatının erkegini bekler.
Hoyratça harcamaz yaratıcılıgını sadece erkegine saklar.
Bir kadının gerçek erkegi olmayi basarabilmisseniz çok sanslisiniz demektir.
Çünkü yasamınız asla sıradan olmayacaktır.
Bir kadın hayattır aslında.
Çünkü hayatın içinde olan her sey ancak kadınlar oldugunda anlam kazanıyor.
Yemek yemek, su içmek bile.
Bir kadının elinden içtiginiz suyla kendi kendinize bardagi doldurup
içtiginiz su arasindaki lezzet farkını anlayabiliyor musunuz?
Anlıyorsanız ne mutlu size. Anlamıyorsanız, ne yazik ki yasamıyorsunuz.
CAN DÜNDAR
DoST NaSiL OLmALi>>>>>
DOST DEDIGIN :
BÜTÜN DÜNYA SENI ÜZDÜNGÜNDE SANA MOREL VERMELI
GÜZEL HABERLER ALDIGINDA SENINLE DANS ETMELI VE AGLADIGINDA SENINLE AGLAMALI
AMA HEPSINDEN DAHA COK:
DOST MATEMATIKSEL OLMALI:
SEVINC CARPMALI:
ÜZÜNTÜYÜ BÖLMELI:
GECMISI CIKARMALI:
YANINDA OLMALI:
KALBININ DERINLIKLERINDEKI IHTIYACI HESAPLAMALI
VE HER ZAMAN BÜTÜN PARCALARDAN DAHA BÜYÜK OLMALI DOSTLUGUNUZ.
SARILMALI DINLEMELI BILMELI SORMADAN ANLAMALI VE
SEN HER DAIM ORDA OLDUGUNU BILMELISIN DÜSÜNMEDEN
EN ÖNEMLISIDE Isi BiTiNcE SENI BIR TARAFA ATMAMALI HER ZAMAN YANINDA OLMALI.
ASKeRLik Subesi>>>>
Askerlikten muaf tutulma talebi
(Asagida anlatilan bu olay resmi kayitlardan alinmistir.)
Saygi deger Hakim Bey..
Saygilarimla size açiklama özgürlügümü kullanarak bazi seyleri bildirmek istiyorum. Umarim bu durumu en kisa zamanda açikliga kavusturursunuz.
Su günlerde askerlige çagrilacagim.
Adim Cafer Keskinbiçak .
24 yasindayim ve su anda 44 yasinda olan Mahmure adindaki dul bir bayanla üç yil önce evlendim.
Evlendigim kadinin su anda 25 yasinda Düriye bir kizi var ve babam Ferit Keskinbiçak ise bu bahsetmis oldugum üvey kizim Düriye ile geçen yilin ocak ayinda evlendi. Böylelikle babam, karimin kizi ile evlendigi için damadim olmus oldu.
Ayni zamanda, üvey kizim da babamla evlendigi için üvey annem olmus oldu.
Karimin geçen sene benden hamile kaldi ve bir Kamil adini koydugumuz bir oglumuz oldu.
Oglum Kamil, üvey kizim Düriye'nin erkek kardesi ve ayni zamanda babamin da hem kayinbiraderi ve hem de torunu, üvey annemin de erkek kardesi oldugu için benim de dayim oldu.
Babamin esi yani üvey kizim Düriye geçen sene kasim ayinda babamdan bir erkek çocugu dünyaya getirdi ve adini Arif koydular.
Arif'te ta babamin oglu oldugu için benimde erkek kardesim ve de kizimin oglu oldugu için de benim torunum oldu.
Yani ben de ayni zamanda torunum olan Arif'in erkek kardesi oldum.
Ayrica bir annenin evladinin babasi esi olduguna göre bende esimin kizinin babasi olmus oldum.
Ayni zamanda kizimin erkek çocugunun da erkek kardesi oldum.
Kisacasi ben simdi ayni zamanda üvey kizim Düriye'nin oglu Arif'in de büyük babasiyim.
Sayin hakim bey sizden ricam, benim askerlik görevimden muaf olmam yönünde karar vermenizdir.
Zira su anda ben...
Babam Ferit Keskinbiçak'in ogluyum.
Babamin üvey kizim ile olan evliliginden dogan Arif Keskinbiçak'in büyükbabasiyim.
Ayni zamanda babamin torunu olan oglum Kamil Keskinbiçak'in babasiyim.
Bu durumda, sizde iyi biliyorsunuz ki mevcut kanunlarimiz uyarinca büyükbaba, baba ve ogul ayni zamanda askerlik yapamazlar..
Saygilarimla.
Cafer Keskinbiçak.
Not : Adiyaman ili .... ilçesi ... Asliye Hukuk Mahkemesince...
Adli Tabiplik raporunda belirtilmis olan psikolojik rahatsizliklarindan ve (!) aile içindeki dengesizliklerden dolayi Cafer Keskinbiçak'in askerlik hizmetinden muaf tutulmasina ve askerlik subesindeki dosyasina bu sekilde islenmesine karar verilmistir.
Uyari>>>>>>Muklaka Okuyun
> >>Melatonin denilen hormon
> >>
> >>beyinde ve sadece 23:00 ile 05:00 saatleri
> >>
> >>
> >>arasinda salgilanan bir hormondur.
> >>
> >>
> >>Hormonun temel görevi
> >>
> >>vücudun biyolojik saatini koruyup ritmini
> >>
> >>
> >>ayarlamak.
> >>
> >>Jetlag denilen hadisenin sebebi de
> >>
> >>bu hormon.
> >>
> >>Hormon diger aktioksidan tesirlerini de
> >>
> >>güçlendiriyor, kanserli hücrelere karsi koruma
> >>
> >>
> >>sagliyor, üreme sistemiyle baglantisindan tutun da
> >>
> >>yorgunluk , isteksizlik gibi durumlarin nedenlenlerini de
> >>
> >>olusturabiliyor.
> >>
> >>Su anda bu hormon yaslanmayi geciktirici
> >>
> >>etkisinden dolayi da üzerinde önemle
> >>
> >>
> >>durulan bir hormon.
> >>
> >>i$in can alici noktalarindan birisi hormonun cocuklar
> >>
> >>
> >>üzerindeki tesiridir.
> >>
> >>Avrupada lösemili ve kanserli çocuk sayilarinin
> >>
> >>
> >>artmasindan ötürü yapilan arastirmalar sonucunda
> >>
> >>ailelerden istenen bir hususda cocuklarin
> >>
> >>kesinlikle karanlik ortamlarda yatirilmalari.
> >>
> >>cünkü melatoninin güçlü salgilanmasinin kansere karsi
> >>
> >>koruyucu etkisi oldugu biliniyor.
> >>
> >>Ancak bu hormon isiga duyarli.
> >>
> >>Deneylerde uyuyan kisinin hormon salgisi
> >>
> >>izlenirken isigin açildiginda hormonun azaldigi ,
> >>
> >>
> >>karanlikta yogun olarak salgilandigi tesbit edilmis.
> >>
> >>Bilimsel bir gerçek.
> >>
> >>"Lütfen karanlikta yatin ve
> >>
> >>çocuklariniz uyurken isigi kapatin ...
Hikaye>>>>
>>Agir bir hasta hastahanede. Tüm ailesi bekleme
odasinda doktorlardan
>>haber bekliyor.
>>Yorgun ve umutsuz bakisli bir doktor çikiyor "Tek
yasam sansi var oda
>>beyin nakli. Böyle bir ameliyati ilk olarak
deneyecegiz, tabi
>>masraflar hastanin ailesineait." Aile, saskin,
yorgun, çaresiz...
>>Aralarindan biri peki ama fiyat nedir diyor ?"
>>Degisir diyor cerrah. 5000 Euro erkek beyni
kullanýrsak, 200 euro
>>kadin beyni kullanýrsak. Uzun bir sessizlik çöker.
Beyler gülmemeye çalisirlar.
>>Hanimlarla gözgöze gelmekten kaçarlar. Ama
aralarindan biri merakini
>>yenemez, peki doktor bu fiyat farkinin nedeni nedir
diye sorar. Cerrah
>>gülümser. "Eh tabi, ayný arabalar gibi, kadýn
beyinleri ucuz oluyorr
>>akillarini çok kullandiklari için. Kullanilmis akil,
kullanilmis beyin.
>>Erkek beyni hiç kullanilmamis sýfirkm araba gibi
pahalý oluyor."
>>
>>ZEKI BIR KADINA ILETMEYI UNUTMAYIN
>>Hikâyenin ortasinda gülümseyen BEYLEREEEEE selâm.
>>
>>Hikâyenin sonunda gülümseyen hanýmlar öpüldünüz...
DeLiCe>>>>>
elimi uzatip dokunacagim kadar yakinsin bana sesimi duyamayacak kadar uzak ne seni görmeden geçiyor zaman nede zaman seni görmeye yetiyor..bir zaman geliyor görüyorum balkiyorum ...tam gelecegim an yanina yok oluyorsun. ya ben görmüyorum seni ya sen bana gözükmüyorsun bir zaman geliyor yanimdasin uzatsam elimi dokunabilecegim kadar yakin ..
akiyorum gözlerine anlatmak istiyorum sevgimi bakiyorsun bakiyorsun ve gelip geçiyorsun..ya anlamiyorsun sana olan sevgimi yada sevgiden kaçiyorsun ama sevgiden kaçilmaz ki... ask yakaladigi zaman bütün bedenini sarar hapseder seni adeta...
iç bir sey güzel gelmez ondan baska hiç bir sey seni mutlu etmez bir tek kelime duysan ondan sana ait bulutun üstünde hissedersin kendini kilitler seni kalp tutsaginda imkansiz artik kaçamazsin eger bir gün gelip çikmak istersen.kalp tutsaginda o zaman ruhunda bedenden de çikar o zaman ..çünkü sevgi o kadar büyüktür ki.? unutamazsin unutmak için harcanan çabalar bosadir. seviyorsan inkar etmeyeceksin üstüne üstüne gideceksin ki sevginin sen ondan kaçacagina o senden kaçsin... bu kadar büyük bir ask görmedigi için korktugu için kaçsin ...
bu kadar büyük bir aski ilk sen yasadigin için mutlu olacaksin sevdiginle oldugun için mutlu olacaksin seni sen yapan degerleri buldugun için mutlu olacaksin....tip ki benim gibi benim seni sevip mutlu oldugum gibi...
Tuvalet Sohbetleri
-Kim var tuvalette ?"
-Kimi isterdin, Ajda Pekkan mi Cem Yilmaz mi ?"Ne salaksin ya bu evde iki kisiyiz.Sen disarida olduguna göre burada kim olabilir?
-Aman aman iyi ki bir soru sorduk sanada.Ukala sey
-Tuvalette misin?
-Evet.Nasil anladin,Nasadan mi bildirdiler?
-Ne yapiyorsun orada ?
-Hep tüketici oldugumdan sikayet ederdin ya.Üretime katkida bulunuyorum.
-Tuvaletten ne zaman çikarsin?
-Niye ülkenin bana mi ihtiyaci var?
-Ya ne zaman çikarsin?
-Trafige bagli.
Is ve Umumi Yerler
-Tuvalet bos mu?
-Hi hi bostu simdi ben dolduruyorum
-Tuvalet dolumu?
-Evet
-Kim var içeride ?
-Hüseyin abi,Hayri amca birde ben varim okeye dördüncü bekliyorduk,gelsene içeri.
-Abi mesai saati bitti artik çiksan
-Dur be koçum ben fazla mesaiye kaliyorum.
-Turhan abi kahveni tazeleyim mi ?
-Ne kahvesi lan tuvaletteyiz be
-Girerken elinde gazete vardi.Bilirim gazete okurken hep kahve içersin sen ondan didiydim he he he
-Git ulan isine
-Bunca saat ne yapiyon ya tuvalette?
-Borsadaki durumu inceliyom salak,kabiz olmusuz dimi. Gümrükte takildi.
-Tiktik. Tuvalet dolu mu?
-Aradiginiz tuvalet kapsami alani disinda yada kapali..
Ask BöyLe OLmali>>>>>
Bir otobüs duraginda karsilasmislardi ilk kez.... Biri tipta okuyordu,öbürü mimarlikta. O ilk karsilasmadan sonra, bir kere, bir kere, bir kere daha karsilasabilmek için, hep ayni saatte, ayni duraktan, ayni otobüse bindiler. Gençtiler, çok genç... Birbirileriyle konusacak cesareti bulmalari biraz zaman aldi ama sonunda basrdilar. Ikisi de her sabah otobüse bindikleri semtte oturmuyorlardi aslinda. Delikanli arkadasinda kaldigi için o duraktan binmisti otobüse, kiz ise ablasinda.... Sirf birbirilerini görebilmek için, her sabah erkenden evlerinden çikip, sehrin öbür ucundaki o duraga, onlarin duragina geldiklerini, gülerek itiraf ettiler bir süre sonra...
Okullarini bitirince hemen evlendiler. Mutluydular hem de çok mutlu... Bazen issiz, bazen parasiz kaldilar ama öylesine siki kenetlenmisti ki yürekleri ve elleri hiçbir seyi umursamadilar. Ayin sonunu zor
getirdikleri günlerde de ünlü bir doktor ve ünlü bir mimar olduklarinda da hep mutluydular. Zaman asimina ugrayan, aliskanliklara yenik düsen, banka hesabinda para kalmadigi için ya da tam tersine o hesabi daha da kabarik hale getirmek uguruna bitip-tükeniveren sevgilerden degildi onlarinki...
Günler günleri, yillar yillari kovaladikça sevgileri de büyüdü, büyüdü... Tek eksikleri çocuklarinin olmamasiydi. Zorlu bir tedavi sürecine ragman çocuk sahibi olmayinca, bütün mutluluklarin bizim olmasini beklemek, bencillik olur diyerek devam ettiler hayatlarina. Çocuk yerine, sevgilerini büyüttüler... Senin için ölürüm derdi kadin, simsiki sarilip adama ve adamda Hayir, ben senin için ölürüm diye yanit verirdi hep...
Bazen eve geldiginde, aynanin üzerinde bir not görürdü kadin, Bir tanem, kütüphanenin ikinci rafina bak.... Kütüphanenin ikinci rafinda baska bir not olurdu, Mutfaktaki masanin üzerine bak ve seni çok sevdigimi sakin unutma Mutfaktaki masadan, salondaki dolaba sevgi dolu notlari okuya okuya kosturan kadin, sonunda kimi zaman bir demet çiçek, kimi zaman en sevdigi çikolatalar, kimi zaman da pahali armaganlarla karsilasirdi... Aldigi hediyenin ne oldugu önemli degildi zaten....
Hayat ne kadar hizli akarsa aksin, isleri ne kadar yogun olursa olsun hep birbirlerine ayiracak zaman buluyorlardi bulmasina ama kirkli yaslarin ortalarina geldiklerinde, daha az çalismaya karar verdiler. Adam,
hastaneden ayrildi ve muayenehanesinde hasta kabul etmeye basladi. Kadin da mimarlik bürosunu kapadi ve sadece özel projelerde görev aldi. Artik daha fazla beraber olabiliyorlardi. Bir gün sahilde dolasirken, harap durumda bir ev gördü kadin, üzerinde satilik levhasi asili olan.Ne dersin, bu evi alalim mi? dedi adama.Bu viraneyi yiktirir, harika bir ev yapariz. Projeyi kafamda çizdim bile. Kocaman terasi olan, martilari kahvaltiya davet edecegimiz bir deniz evi yapalim burayi. Sen istersin de ben hiç hayir diyebilirmiyim?diye yanit verdi adam. Amerikadaki tip kongresinden döner dönmez ararim emlakçiyi... Kaç para olursa olsun, burasi bizimdir artik....
Sadece bir hafta ayri kalacaklarini bildikleri halde, ayrilmalari zor oldu adam Amerika'ya giderken. Her gün, her saat konustular telefonla. Gözyaslari içinde kucaklastilar havaalaninda. Fakat birkaç gün sonra, kocasinda bir tuhaflik oldugunu fark etti kadin. Eskisi kadar mutlu görünmüyor, konusmaktan kaçiniyordu. Onu neselendirmek için, sahildeki evi hatirlatti ve çizdigi projeyi verdi kadin ama hiç beklemedigi bir cevap aldi: Canim, o ev bizim bütçemizi asiyor. Sen en iyisi o evi unut...
Mutsuzluk, mutlulugun tadina alismis insanlara daha da aci, daha da çekilmez gelir. Kadin, hiç sevmedi bu beklenmedik misafiri. Derdini söylemesi için yalvardi adama, Senin için ölürüm, biliyorsun, ne olur anlat diye dil döktü bos yere... Yillardir sevdigi adam, duyarsiz ve sevgisiz biriyle yer degistirmisti sanki. Ona ulasmaya çalistikça, beton duvarlara çarpiyordu kadin, her çarpmada daha fazla kaniyordu yüregi...
Bir gün, çocuklugunun, gençliginin ve bütün hayatinin birlikte geçtigi arkadasina dert yanarken, Artik dayanamiyorum, sana söylemek zorundayim diye sözünü kesti arkadasi. O, seni aldatiyor. Is yerimin tam
karsisindaki restoranda genç bir kadinla yemek yiyiyor her öglen. Sonra sarmas dolas biniyorlar arabaya.. Sus, sus çabuk, duymak istemiyorum bu yalanlari diye bagirdi kadin. Onca yillik arkadasini, kendisini kiskanmakla suçladi.... Ertesi gün, ögle vakti o restoranin hemen karsisinda bir köseye sindi sessizce ve peri masallarinin sadece masal oldugunu anladi... Kocasinin eskiden ayni hastanede çalistigi genç çocuk doktorunu tanidi hemen. Bazen evlerinde agirladiklari kadina nasil sarildigini gördü adamin...
Aksam kocasi eve gelir gelmez, bazen bagirip, bazen aglayarak, bazen ona simsiki sarilip bazen de yumruklayarak haykirdi suratina her seyi. Inkar etmedi adam. Zamanla duygularin degisebildigi, insanlarin orta yasa geldiklerinde farklilik aradigi gibi bir seyler geveledi agzinda ve
bavulunu alip gitti evden. Kapidan çikarken, son bir kez kucaklamak isterim seni diyecek oldu ama kadin, '' defol '' dedi nefretle...
Ilk celsede bosandilar... Modern bir ask hikayesinin böyle son bulmasina kimse inanamadi. Arkadaslarinin destegiyle ayakta kalmaya çalisti kadin. Adamin, sevgilisiyle birlikte Amerikaya yerlestigini ögrendi. Bazen yalniz kaldiginda, onu hala sevdigini hissedince, aglama nöbetleri
geçiriyor, askin yerini, en az onun kadar yogun bir duygu olan nefretin almasi için dua ediyordu.
Aradan bir yil geçti... Her seyin ilaci oldugu söylenen zaman bile, kadinin derdine çare olamamisti. Bir sabah, israrla çalan zilin sesiyle uyandi. Kapiyi açtiginda, karsisinda o kadini gördü. Sen, buraya ne yüzle geliyorsun diye bagirmak istedi ama sesi çikmadi. Lütfen, içeri girmeme izin ver, mutlaka konusmamiz gerekiyor. dedi genç kadin. Kanepeye ilisti ve zor duyulan bir sesle konusmaya basladi: Hiçbir sey göründügü gibi degil aslinda. Çok üzgünüm ama o bir saat önce öldü. Geçen yil Amerikadaki kongre sirasinda ögrendi hastaligini ve yaklasik bir senelik ömrü kaldgini. Buna dayanamayacagini, hep söyledigin gibi onunla birlikte ölmek isteyecegini biliyordu. Seni kendinden uzaklastirmak için, benden sevgilisi rolünü oynamami istedi. Ailesine de haber vermedi. Birlikte Amerikaya yerlestigimiz yalanini yaydi. Oysa ilk karsilastiginiz otobüs duraginin karsisinda bir ev tutmustu. Tedavi görüyor ve kurtulacagina inaniyordu ama olmadi. Gece fenalasmis, bakicisi beni aradi, son anda yetistim. Sana bu kutuyu vermemi istedi... Gözlerinden akan yaslari durduramayacagini biliyordu kadin. Hemen oracikta ölmek istiyordu. Eline tutusturulan kutuyu açmayi neden sonra akil edebildi. Itinayla katlanmis bir sürü kagit duruyordu kutuda. Ilk kagitta, Lütfen bütün notlari sirayla oku bir tanem diyordu... Sirayla okudu; Seni çok sevdim, Seni sevmekten hiç vazgeçmedim Senin için ölürüm derdin hep, dogru söyledigini bilirdim. Fakat benim için ölmeni istemedim. Simdi bana söz vermeni istiyorum. Benim için yasayacaksin, anlastik mi?
Son kagidi eline alirken, kutuda bir anahtar oldugunu gördü kadin... Ve son kagitta sunlar yaziliydi: Sahildeki evimizi senin çizdigin projeye göre yaptirdim. Kocaman terasta martilarla kahvalti ederken, ben hep seni izliyor olacagim..
Cicek Ve Su >>>>>
Günün birinde bir çiçekle su karsilasir ve arkadas olurlar. Ilk önceleri arkadaslik olarak devam eder iliskileri. Tabii ki her zaman lazimdir arkadaslik birbirini tanimak için. Gel zaman git zaman, çiçek o kadar mutlu olur ki suyun yaninda, içi içine sigmaz olur artik ve anlar ki suya âsik olmustur. Ilk kez âsik olan çiçek etrafa kokular saçmaya baslar “Sirf senin hatirin için ey su,” diye.
Öyle bir zaman gelir ki artik su da içinde çiçege karsi bir seyler hissetmeye baslar. Fark eder ki “Çiçege âsik oldum.” Ama su da ilk defa âsik oluyordur. Günler ve aylar birbirini kovalar ve çiçek “Acaba su beni sevmiyor mu?” diye düsünmeye baslar. Çünkü su pek ilgilenmemektedir çiçekle… Hâlbuki çiçek aliskin degildir böyle bir sevgiye. Ve dayanamaz bir gün, çiçek suya “Seni seviyorum.” der. Su “Ben de seni seviyorum.” diye cevaplar.
Aradan zaman geçer ve çiçek yine suya “Seni seviyorum.” der. Su “Ben de.” der. Çiçek sabirlidir. Bekler, bekler, bekler… Artik öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz olur artik etrafa. Ve son kez suya “Seni seviyorum.” der. Su da “Sana söyledim ya, ben de seni seviyorum.” der. Ve gün gelir çiçek yataklara düser. Hastalanmistir çiçek artik. Rengi solmus, çehresi sararmistir çiçegin.
Yataklardadir artik çiçek, su da basinda bekler öylece çiçegin yardimci olmak için. Ama bellidir ki artik çiçek ölecektir ve son kez zorlukla basini döndürerek çiçek, suya der ki: “Seni ben gerçekten seviyorum.” Çok hüzünlenir su bu durum karsisinda ve son çare olarak bir doktor çagirir.
Doktor gelir ve muayene eder çiçegi. Muayeneden sonra söyle der Doktor: “Hastanin durumu ümitsiz, artik elimizden bir sey gelmez.” Su merak eder sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalik nedir diye ve sorar doktora “Hastaligi nedir?” diye, Doktor söyle bir bakar suya ve der ki “Çiçegin bir hastaligi yok dostum, bu çiçek sadece susuz kalmis, ölümü onun için.” der.
Ve anlar ki su artik, sevgiliye sadece “Seni seviyorum.” yetmemektedir
iSTe GeRCeK BiR Kadini AnLatan Yazi>>>>>
Her gün kim bilir kaç kadin görüyorum…
Sokakta, vapurda, okulda, kuaförde, orda, burda…
Ama olmuyor hanimlar, olmuyor! Kadinlar kadinligi unutali daha kaç on yil oldu ki?
Solaryuma girmeye, çiplak gezmeye, kariyer hirsiyla yüzlerini burusturmaya baslayali
kaç on yil oldu?
Çevremde gördügüm kadinlardan bazilarinin birtakim özelliklerini seçtim.
Bunlara, dizilerdeki, filmlerdeki, romanlardaki kadinlarin hosuma giden özelliklerini ekledim.
Gözlerimi kapadim,
Osmanli zamanindan kalma, hani su afet-i devran denen kadinlari düsündüm.
O nasil bir cazibedir ki,
peçelerin ardindan bile erkekleri asik eder.
Bir Fransiz kadininin zarafetini düsündüm sonra, bir Ispanyol kadininin atesini ve bir
Türk köylü kizinin tazeligini.
Kadinin güle benzemesi gerektigine karar verdim sonunda. Kadinin hasi güle benzer.
Rengiyle, kokusuyla, dikeniyle&
Açin televizyonu, bir tane gül görüyor musunuz?
Kadinin hasi…
Kadinin hasi yumusak basli olmaz, ama agirbasli ve sicak olur.
Agirbasliliktan kastim, sikicilik degil elbet.
Simarikligin da hakkini verir.
Agirbasli tebessümleri olur bir de. Kadin yüzü dedigin mahkeme duvarina benzemeyecek.
Bu tebessümler sevgidir. Yumusacik bir sevgi olur kadin yüreginde.
Kim olursa olsun, ne yasamis olursa olsun.
Erkegini dizine yatirip saçlarini oksamayi bilir gerçek bir kadin.
Kadinin hasi nerede, nasil davranacagini bilir. .
Insanlarin içinde kapris yapmaz, hir çikarmaz; ama gerçek bir Osmanli kadini gibi, adabiyla,
raconuyla istedigini alir.
Dirdir etmez. Çok konusup, baski yapip erkegi bezdirmez.
Yüz göz olmaz kadinin hasi. Bazen öyle bir bakar ki, hele bir de bazen öyle bir susar ki,
bin tümceye bedeldir bu bakmalarla susmalar.
Bu kadin üzülmeyi de bilir, aglamayi da, kizmayi da.
Ama üzmemek lazim, ayrica kizdirmaya da gelmez.
Gerçek bir kadin ezik durmaz. Kambur yürümez, dimdik durur.
Kendine saygisi, güveni vardir. Erkegine can yoldasi olur, destek olur, onu dinlemeyi bilir.
Bazen utangaç olur, bazen ürkek.
Soguktan ya da yalnizliktan korkabilir kadin.
Aptal olmaz gerçek bir kadin. Bön bön bakmaz adamlarin suratina.
Hülyali bakislari da olsa, zihni uyanik olur.
Hüznü, gökten deli deli yagan yagmur gibi olur, saçlarindan akar.
Nesesi ise öyle renkli, öyle daginik; saçlari savrulur.
Kahkahalari vardir bu kadinin, çin çin eder odalarin duvarlarinda.
Sesi güzel olur kadinin, biraz bugulu… Arada bir pencereye yaslar basini,
sokaga dalip gider, bir sarki söyler.
Olgunluguyla sasirtir erkegi. Bazen de öyle çocuk olur, öyle saglam saçmalar ki, yine,
yine sasirtir onu.
Sikmaz kadin, bunaltmaz, yasa yasa bitmez. Huzur verir varligiyla.
Içli bir türkü dinler bazen, üsür, sirtina hirkasini alir.
Konusurken insanin yüzüne bakar kadin. Kibirli olmaz. Kültürsüz olmaz.
Bombos olmaz kafasi. Dünyanin, ülkenin olaylarini bilir, anlar, söyleyecek sözü vardir.
Kisiliklidir. Beceriklidir.
Tirnagi kirilinca üzülür, üzülür iste, profesör de
olsa, sultan da olsa, boksör de olsa üzülür.
Gerçek bir kadin hiçbir zaman reklam panolarindaki kizlara benzemez.
Etini teshir etmez. Fosforlu bir tas gibiligi yoktur onun, los bir cazibesi vardir.
Albenisi metrelerce öteden çarpar adami. Ne kadar örtünecegini
ne kadar açilacagini, yerine ve zamanina göre bilir.
Gerçek bir kadin Paris podyumlarinda yürüyen, 17. yüzyilin vebali kadinlari gibi mankenlere benzemez.
Uzun saçlari vardir kadinin. Yumusak olur, güzel kokar.
Kadinin hasi saçlarini ne zaman toplayacagini, ne zaman salacagini bilir.
Kadina yarasmaz sogukluk.
Gerçek bir kadin göbek atmayi, gerdan kirmayi,
iyi becerir; ama öyle her yerde masalarin üstüne çikip oynamaz.
Havasinda oldu mu, bir oynadi mi, herkes onu izler.
Kadin korunmayi sever, ama korunmaya muhtaç olmaz.
Erkekler korumayi severler, ama yine de güçsüz, zavalli kadinlardan hoslanmazlar.
Güçlü kadindan ise çekinirler, ona yanasamazlar. Kadinin hasi bu dengeyi kurmayi bilir;
gücünü erkegin gözüne gözüne sokmaz.
Has kadina naz da yakisir, kapris de. Öyle tatli, öyle kivamli naz eder ki,
onun nazini erkek zevkle çeker.
Gerçek bir kadin siir gibi olur, mey gibi olur, ömür gibi olur
YaSLi Cift>>>>>
Genç adam yasli kari-kocanin evlerine misafir olur.
75 yasindaki amca
Karisindan bir fincan daha çay isterken
'Çiçegim, bir bardak daha verir misin?' der. Sonra da 'petegim, hiç
Sekersiz lütfen' diye ekler. Kendisine 65 yasindaki tatli karisinin getirdigi
Tavsankani çayi alirken de 'bebegim, sana çok zahmet oldu' diye ekler.
Genç adam, yasli amcanin karisi için kullanildigi sevgi sözcüklerinden çok etkilenir
'Amcacigim, kaç yillik evlisiniz?' diye sorar. Yasli ama dinç adam,
'40 seneyi geçtik evladim' der. Genç adam:
'Vallahi masallah, Allah muhabbetinizi arttirsin. Sürekli çiçegim, petegim, bebegim gibi
Güzel sözlerle hitap ediyorsunuz galiba.
Yanaklari pembelesmis teyze;
'Dogru, birkaç yildir hep bana böyle hitap ediyor' deyip mutfaga dogru yöneldiginde
Yasli amca genç adamin kulagina dogru egilerek:
'Siisst, çaktirma, 2 sene önce adini unuttum, hala hatirlayamiyorum..
Ask Duasi ••• ?
Rabbim! ...
Bir insan koy kalbime...
Ama o senin de sevdigin bir insan olsun
Ve beni öyle bir insana sevdir ki
O insanin kalbinde Sen olasin..!
Ben o insanin kalbinde seninle olayim...
Beni öyle bir insanla bulustur ki...
Benden önce onunla bulusmus olan
Sen olasin...
Onunla el ele tutustugumda
Ikimizin üzerinde Sen`nin elin olsun
Bana öyle gözler göster ki
Ben o gözlerden Sana bakayim...
Bize öyle sevgi verki!
Sevgimizden MUHAMMED! (s.a.v.) sevilsin...
Öyle sevelim ki birbirimizi!
Hz Hatice göklerden bize seslensin! ...
Ve desin ki! ! !
'Bak Ya Muhammed! bak su sevgililere
Onlar bizde biz onlardayiz...
|
|
|
|
|
|
|